◊ Kanal D’nin çok izlenen ve ses getiren dizisi “Dönence”nin kadrosundasınız. Projeye başlarken bu derece ilgi göreceğini düşünmüş müydünüz?

– İlgi göreceğini öyküsünün farklılığından ötürü düşünmüştüm. Türkiye’nin artık farklı kıssalara muhtaçlık duyduğunu hissediyorum.

◊ Diziyi kabul etmenizdeki en güçlü sebep ne oldu?

– Bütün dizilerden farklı olarak bir sevgi kıssası anlatmayı vaat ettiği için kabul ettim. Ben de çocukluğumdan beri düzgün bir aile portresi izleyememiştim televizyonda. Gereksinim duyduğumu hissettim.

İŞİN ÖĞRENME KISMINDAN KEYİF ALIYORUM

◊ Siz ‘Sera’ karakterine hayat veriyorsunuz. Sera’yı nasıl tanımlarsınız?

– Fütursuz, hedonist, başına buyruk, derin, fikirli diyebilirim Sera için.

◊ Her yeni projede sizi heyecanlandıran şeyler neler oluyor? Yeni bir karaktere can vermenin yanı sıra size kattıkları neler?

– Tanıştığım insanlardan öğrendiğim şeyler çok oluyor. Karakterde farklı olan özellikleri öğrenmek de keyifli. Ben daha çok yeni bir serüvenin, işin öğrenme kısmından keyif alıyorum sanırım. Başladığım işten diğer biri olarak çıkmak, tecrübe kazanmak bana etkileyici geliyor.

DUYGULARI HİSSETMEK BANA GÜZEL GELDİ

◊ Mesleğinizin dönüm noktasını sorsak?

– Bundan evvelki projem için 1 yıl beklemiştim. Seçildiğim birinci sene çeşitli sebeplerden ötürü oynayamamıştım ve benim için kaybolan bir yıl üzere olmuştu. Beklemiştik yeniden de. Yoksa ne olurdu bilemem fakat ben o projenin bana daima çok hoş şeyler getirdiğine inanırım.

◊ Oyunculuğun sizi besleyen tarafları neler?

– Oyunculuğun beni birinci andan itibaren besleyen tarafı, aslında “Acaba olsam mı?” sorusunu sorarken yaşadığım birinci tecrübe oldu. Sahnede tıpkı anda hissettiğim birkaç his ve bu tecrübe… Hisleri hissetmeyi becerebilmek, bana soyut dünyamda çok yeterli gelmişti. Besleyen öbür tarafı da sevdiğim işi yapıyor olmak.

◊ Son olarak buradan izleyicilere neler söylemek istersiniz?

– Bizi izlediğiniz ve öykümüzü duymak istediğiniz için çok teşekkürler. Biz hepimiz burada çok ağır ve çokça emek vererek çalışıyoruz. Umarım siz de öykümüzden keyif alıyorsunuzdur.

ÖNEMLİ OLAN HİS

◊ Farklı bir üslubunuz var. Kombinlerinizi yaparken en çok neye dikkat ediyorsunuz?

– Teşekkür ederim öncelikle. Kombinlerimi yaparken kıymetli olan, o anda kendimi nasıl hissettiğim. Kumaşında, renginde ve tarzında kendimi ruhen rahat hissedeceğim kıyafetleri giyiyorum. Genelde akşamdan kombin hazırlamam. Dışarı çıkacağım vakit yapmayı seviyorum, daha yaratıcı olabiliyor.

KEŞKE DEMEYİ SEVMEM pek

◊ Herkesin hayatında kesinlikle “keşke” ve “iyi ki” dediği devirler olmuştur. Sizin “keşke” ve “iyi ki”leriniz neler?

– Aileme ayırdığım her vakit bana çok kıymetli geliyor. Ben bazen tatil günlerimde arkadaşlarımın yanına gitmektense aileme vakit ayırmayı seçiyorum. Her seferinde hem daha güçlü hem daha keyifli ayrılıyorum yanlarından çok şükür. “Keşke” dediğim şey yok sanırım. Keşke demeyi sevmem pek.