Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün CHP Genel Merkezi’nde; farklı partilerden istifa ederek CHP’ye üye olan 121 kişiyi temsilen 8 bireye rozetlerini taktı. Program sonrası Kılıçdaroğlu ile vatandaş ortasındaki diyalog dikkat çekti.

CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün CHP Genel Merkezi’nde; farklı partilerden istifa ederek CHP’ye üye olan 121 kişiyi temsilen 8 bireye rozetlerini taktı.

Kılıçdaroğlu, üye iştirak merasiminde şunları söyledi:

“AHLAKİ KIYMETLERİMİZİ YİNE YÜKSELTMEMİZ LAZIM”

*Sizlerle birlikte olmak, bu ülkenin içinde bulunduğu durumdan bu ülkeyi kurtarmak, yani Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda nasıl birlikteysek, birebir atmosfer içinde yeniden Türkiye’yi huzura çıkarmamız lazım. Çok kamplaştık. Çok ayrıştık.

*Neredeyse birbirimize selam veremez hale geldik. Komşumuzun kimliğini, inancını, ömür üslubunu sorgulamaya başladık. Bizde o kadar hoş bir gelenek vardı ki, ‘komşu, komşunun külüne muhtaçtır’ sıkıntısı. Komşular ortasında alakalar vardı.

*Mahallede bir cenaze olduğu vakit; radyomuzu, televizyonumuzu açmazdık. O hürmet, o haslet devam ederdi. Buradan toplum süratle çıkmaya başladı. Yine, bunu inşa etmemiz lazım.

*Ahlaki kıymetlerimizi yine yükseltmemiz lazım. İnsanlara saygıyı her halükârda kendi ruhumuzda da vücudumuzda de lisanımızda de muhafazamız lazım. Şayet biz bunu yapabilirsek, nitekim hoş bir Türkiye’yi inşa etmiş oluruz.

Arkadaşlarımız konuştular: ‘Yepyeni bir başlangıç için, helalleşmek için buradayız.’ Helalleşmeyi şunun için yaptım. Haksızlığa uğrayan birisine; bizdendir, bizden değildir diye bir ayrım yapmamamız lazım.

*Birisi haksızlığa uğradıysa, o haksızlığı gidermek için; oturup, helalleşmemiz lazım. Bizim de eksiğimiz oldu, yanlışımız, kabahatlerimiz oldu. Sağlıklı bir beraberliği, birlikteliği büyütebilirsek, çok daha hoş şeyler inşa edebiliriz.

*Biz Osmanlı’dan devraldık ve hoş Cumhuriyetimizi kurduk. Her kimlikten, her inançtan, her ömür şeklinden insanlarımız var. Bunları ayrımcılık olarak değil, bir zenginlik olarak kabul etmeliyiz.

*Bakın Anadolu’ya; köyden köye yemekler, düğün adetleri değişir. Bunları bizim zenginliğimiz olarak kabul etmeliyiz ve bu zenginliği de yaşatmalıyız.

“BAYRAK VE VATAN BİZİM KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR”

*Hepimizin bir gayesi var; bayrağımız ve vatanımız. Bayrak ve vatan bizim kırmızı çizgimizdir. Bayrak ve vatanı ile sorunu olmayan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Hasebiyle, çizgiyi bu türlü koyduğunuz vakit hiçbir problemimiz da kalmamış olur.

*Hakan kardeşim, ‘ülkücüyüm, milliyetçiyim’ diye söyledi. Şayet benim bildiğim vatanseverlikse ülkücülük, bayrak severlikse ülkücülük; bir numaralı ülkücü benim, milliyetçi de benim.

“NASIL OLUYOR DA BİZ VATANSEVER OLMUYORUZ?”

*Bizi daima eleştirirler, daima kızarlar, daima bağırırlar, ‘terörist’ derler; ‘kucaklaştın, şunu yaptın, bunu yaptın…’ Bir sürü laf ederler. Arkadaşlar, ben sahiden anlamakta zorluk çekerim, vakit zaman.

*Terör örgütünün saldırdığı adam benim. Hiçbir başkan çocuğunu, ulu Türk ordusunda vazife yapsın, askerlik yapsın diye göndermezken, kendi evladını olağan askere gönderen de benim.

*Süleyman Şah Türbesi, kendi topraklarımızdan kaçırılırken, buna isyan eden de benim. Tank Palet Fabrikası; ordunun elinden alınıp, Katar ordusuna teslim edilirken buna isyan eden de benim. Hastanesi olmayan bir ordu; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ordusunun hastanesi yok.

*Dünyada hastanesi olmayan tek ordu, bizim ordumuz. Hastanelerimizin ordumuza iadesini sağlamak için uğraş eden de benim. Nasıl oluyor da biz vatansever olmuyoruz?

*Sabahtan akşama kadar muhakkak medya kümeleri, bunu muharrirler çizerler. Lakin ben bu ülkede yaşayan sağduyulu insanların ferasetine güveniyorum.

“MESELE PARTİ OLAYINDAN ÇIKTI”

Eğer biz, ne derlerse desinler; sağlam ve kararlı adımlarla gidersek, Türkiye’yi içinde bulunduğu bugünkü buhrandan kurtarırsak, bence bu ülkeye en büyük hizmeti yapmış oluruz. Sıkıntı bir parti problemi olayını çoktan aşmıştır. Sorun artık bir Türkiye sorunudur.

*Yerle yeksan edilen, kapatılan fabrikalar var.  Anadolu’nun içi boşaldı. Tokat’a da, Yozgat’a da, Osmaniye’ye de, Sivas’a da gittim. Buralardan herkes, sanki İstanbul’a nasıl giderim, İzmir’e nasıl giderim, Bursa’ya nasıl giderim… Beşerler bulundukları, doğdukları yerlerde yaşayamıyorlar; aç kalıyorlar, işsiz kalıyorlar. Buralardan Türkiye’nin çıkması lazım.

“DEVLET BAKİDİR VE LİYAKAT ÜZERİNE İNŞA EDİLİR”

*Devlet ile siyaset ortasında fark vardır. Siyasette liyakat yoktur, lakin devlette liyakat vardır. Zira devlette liyakat olduğu vakit; A partisi, B Partisi, C Partisi olur… Lakin herkes bilir ki devlette vatandaş ile olan alakalarda liyakat temeldir ve o sürdürülüyor. Örnek; devlette memur olmanız için KPSS imtihanını kazanmanız lazım.

*Sınavı kazandıktan sonra aşikâr bir müddet aday memursunuz, aday memurluk biter, asaletiniz onaylanır. Aşikâr bir mühlet daha çalışmanız gerekir. Şef olmak için en küçük derece, şeflik imtihanına girersiniz, kazanırsanız şef olarak atanırsınız.

*Ama bakan olmak için iki şeye gereksiniminiz var. Savcılıktan yeterli hal kâğıdı ve ilkokul diploması. Bakan olabilirsin… Devlet bakidir ve liyakat üzerine inşa edilir. Devletin dini adalettir.

*Bugün adaletin olmadığını, büyük adaletsizliklerin yaşandığını biliyorum.  Hapishanelerde çok sayıda gereksiz insanların tutulduğunu biliyorum.

*Devlet, intikamla yönetilmez. Öç alma hissiyle devlet yönetilmez. Devlet, adaletle ve liyakatle yönetilir. Zati; adalet ve liyakat kavramları da kardeş kavramlardır. Biri olmadan, oburu olmuyor. İkisinin birlikte olması lazım.

Biz, altılı masada toplandığımızda, ‘Allah nasip eder, bu millet bizi iktidar yaptığında, Merkez Bankası’nın başına kim atanacak, BDDK’nın başına kim atanacak, Kamu İhale Kurumu’nun başına kim atanacak? Bu bizim partili, bu getirelim, dersek, bu olmaz.

*O işi en güzel bilen insanları getirmeliyiz. Yani liyakati temel almalıyız ve topluma da örnek olmalıyız. Bireylerin partisi olabilir, siyasi görüşleri olabilir; ben bunların hepsine hürmet duyarım zati. Lakin; işini yeterli yaparsa, yolsuzluğa bulaşmazsa, gerçek dürüst çalışırsa, vatandaşına hizmet ederse, başımızın üstünde yeri var.

*İnsan sevgisi üzerine inşa edilen bir fikir. Bu bize Yunus Emre’den, Mevlana’dan, Hacı Bektaş’tan, Ahi Evran’dan mirastır. Anadolu erenlerinden bize miras olarak bu türlü bir gelenek gelmiştir. Ve biz bu geleneği yaşatmak zorundayız.

“1935 KURULTAYINDA, ‘KADININ KILIK KIYAFETİNE KİMSE DOKUNMASIN’ DİYE KARAR ALINMIŞTIR”

*En son bir adım daha attım. Siyasetçiler, bayanın kılık kıyafeti ile ilgili bir karar vermesinler. Siyasetçinin öteki bir işi mi yok? Bayanın kılık kıyafetine, 1935 kurultayında da tartışılmış; bayanın kılık kıyafetine kimse dokunmasın diye karar alınmıştır. Atatürk hayattadır, 1935 kurultayı, dört gün sürmüştür.

*Dördüncü günün sonunda bu karar alınmıştır. Bugün biz toplumdaki huzuru, toplumdaki beraberliği bozan siyaset anlayışından; toplumda birliği, bütünlüğü sağlayan bir siyaset anlayışına gerçek gitmek zorundayız.

*Türkiye’nin durumu pek güzel değil, iç açıcı değil. Mutfaklarda yangın var, bunun da farkındayım. Lakin şunu bilmenizi isterim: Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok.

*Bütün sıkıntıları ahlaki temellerde çözülür. Ben daima çok sık söylerim. Siyaset zenginleşme aracı değildir. Siyaset; halkın cebi dolsun, halk zenginleşsin, zenginlik adaletle dağıtılsın, hiçbir çocuk yatağa aç girmesin, her konutta huzur, rahmet olsun, her meskende beşerler güler yüzlü olsunlar.

*Baba işsizse, evlat işsizse; üniversiteyi bitiren çocuk işsizse o meskende huzur olmaz. Anne baba bekler, ‘çocuğum ne vakit iş bulacak.’  Beklemesi de çok haktır. Zira anayasa diyor ki, ‘Çalışmak herkesin hakkıdır. Devlet bu hakkı sağlayacak her türlü önlemi alır’ diyor. Ortada bu türlü bir şey yok.

“BİRLİKTE UĞRAŞ EDECEĞİZ”

*Bunları çözeceğiz, birlikte çözeceğiz. Geldiniz, katıldınız, onur verdiniz. Birlikte uğraş edeceğiz. Zira Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında önemli bir atak yapmak zorundayız. Elin oğlu, katma pahası yüksek eser üretiyor.

*Türkiye buradan koparsa, bunun bedeli ağır olur. Hepinizin cep telefonları var, bunların hiçbirisini biz üretmiyoruz. Biz onların pazarıyız, üreten diğerleri, büyük ülkeler gelişmiş ülkeler üretiyorlar, biz onların pazarı pozisyonundayız, 85 milyon. Niçin biz üretmiyoruz? Ne eksiğimiz var. Üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Üniversitelerde hoca bırakmadılar.

*İnsanlar farklı düşündükleri vakit dünyayı büyütürler, geliştirirler. Ve eğitimin temelinde de merak duygusu vardır. Ne kadar çok insan merak ederse; yeni buluşlar, yeni icatlar, yeni keşifler yapabilir.

*Eğitim sisteminin de merak hissini büyütecek bir çerçevede ele alınması lazım. Bunları yapacağız, tasa etmeyin. Kâfi ki bir arada olalım, kâfi mi kucaklaşalım, kâfi ki eski alışkanlıklarımızı geride bırakıp, yeni bir Türkiye’nin inşası için daima birlikte çaba edelim.”

KILIÇDAROĞLU İLE VATANDAŞ ORTASINDA DİKKAT ÇEKEN DİYALOG

Kılıçdaroğlu, üye iştirak merasiminde katılan vatandaşlarla sohbet de etti. Bir vatandaş, kendi çocuğunun durumundan bahsederken, “Evlendi barklandı, çocuğu da var. Artık biz emekli maaşı ile onu beslemek zorundayız. İşe alınmıyor. Neden? Mülakatta daima eleniyor. Mülakatlar kaldırılsın” dedi. Kılıçdaroğlu ise “Onu kaldıracağız” karşılığını verdi.

“BEN O DENLİ DEĞİLİM”

Aynı vatandaş, “Siz halk adamısınız, inşallah daima o denli kalırsınız. Başa gelenler bir yerlere geldikten sonra halk unutuluyor” dedi. Kılıçdaroğlu, “Ben o denli değilim, çok şükür o denli değilim” karşılığını verdi.

“BİR ORTADA YAŞAMAYA MUHTAÇLIĞIMIZ VAR”

CHP’ye yeni üye olanlardan Mehmet Çağlar Çamalan, şunları söyledi:

*Anavatan Partisi Gençlik Kolları’nda genel başkanlık vazifemi iki yıldır sürdürüyordum. Vazifemden, pazartesi günü prestijiyle istifa edip; bugün CHP’ye katılma kararı aldım. Bizler bu ülkenin gençleri olarak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Kuvayı Ulusala ruhunu benimsemiş halkımızın kurduğu CHP’nin çabasında daima bir arada yol yürümeye karar verdik.

*Atamızın emaneti Cumhuriyetimizin ve CHP’nin ikinci yüzyılına hakikat giderken; sizlerle birlikte omuz omuza olmak için yesyeni bir başlangıç yapıyoruz. Sayın Genel Liderimizin da belirttiği üzere bizim hengameye muhtaçlığımız yok.

*Bizim helalleşmeye ve kucaklaşmaya muhtaçlığımız var. Bir ortada yaşamaya gereksinimimiz var. Bir ortada olmak ve daima bir ortada kalmak için geldik. İnanıyoruz ki; bu ülkenin her vatandaşının insanca yaşamaya hakkı vardır.

*Ve inanıyoruz ki; aydınlığa çıkış yolu lakin ve lakin bu ülkenin kuruluş partisi CHP ile mümkündür. Bizler bu ülkenin evlatları olarak Türkiye’de yeni bir sürecin başladığına inandığımız için, bizlere tekrar umut verdiğiniz için ‘bizler de buradayız’ dedik.”

Ömer Ünlü ise şöyle konuştu:

“AK Parti’de uzun yıllar misyon aldım. Belediye Meclis üyeliği, idare konseyi üyeliği, parti üst şura delegeliği, eğitim öğretim komite başkanlığı, plan bütçe komite üyeliği… Birçok vazifeler aldım. Bugün CHP’ye üye olma sebebim, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun; din, lisan, ırk ayrımı yapmadan kucaklayıcı bir siyaset izlemesi, halkın problemlerine tahlil üretmesi; Cumhurbaşkanı olarak iş başına geldiğinde halkın nefes alacağına, rahatlayacağına inancımdan ötürü, CHP’deyim. Önderim Kemal Kılıçdaroğlu’dur.”

“KANDIRILDIĞIMIZ KANAATİNE VARDIKTAN SONRA…”

Veteriner Hakan Kütükçü, şu değerlendirmeleri yaptı:

*Çocukluğumdan bu yana ülkücü topluluk içerisinde, ocak kültüründe yetiştim. Öğrenciliğimde ve öğrencilik bittikten sonra, meslek hayatımda da MHP’de makul misyonlarda yer aldım. Son olarak BBP’de ilçe lider yardımcılığı yaparken, belediye meclis üyeliği adayı oldum…

*Ülkemizin içinde olduğu bu buhranlı periyotta, kandırıldığımız kanaatine vardıktan sonra, içerisinde bulunduğum siyasi partiden istifa ettim. Çok güçlü bir parti olan CHP ile tanıştım. Sayın Genel Liderimiz sayesinde, bu memlekette yurttaş olarak, haklarımızın olduğunu ve bu hakları sonuna kadar savunabileceğimizi ve hatta korkmadan savunabileceğimiz kanısına vardığımdan ötürü, CHP’ye katılma gereği hissettim.

*Edirne’den Hakkari’ye kadar, bu haklı gayretinde sonuna kadar, nereye giderse gitsin gerisinde yer almak istiyorum. Dilerim ki Sayın Genel Liderimiz, Cumhurbaşkanı olur. Bu ülkede; kimsenin kimseye üstün gelmediği; hak, hukuk ve adalet içerisinde yaşamak isterim.

Ev hanımı Nuray Bilgiç, “AK Parti’de etkin üyelik yaptım. Şu an oradan istifa ediyorum. CHP’ye üye olmak istiyorum. Toplumumuzun sistemi için, ekonomimizin düzelmesi için CHP’ye katılmak istiyorum” dedi.

Ev hanımı Jale İlhan ise şunları söyledi:

“MHP’de faal vazife yaptım. Bugün prestijiyle istifa ediyorum. CHP’ye geçiş yapıyorum. İnşallah Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanımız olur. Özgürlük, barış gelir. Bayan hakları savunucusu olarak; daima birlikte el ele, kol kola daima birlikte gayrete devam diyorum.”