MERVE GÜVEN
Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SUHUDER) Afet ve Acil Durumlarda Psikososyal Destek Komisyonu, Bartın’daki maden faciasından etkilenenlere psikolojik destek hizmetinin bir an önce başlaması gerektiğini belirterek, “Böylece insanların yaşamış olduğu yoğun üzüntü, korku, şok, öfke, suçluluk, güvensizlik, belirsizlik gibi akut stres tepkileri ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na dönüşmeyecektir. Etkilenen kişilerin ve ailelerin yaşanan süreçteki duyguları, düşünceleri, davranışları, sosyal ilişkileri hakkında bilgilendirilmesi ve baş etme yöntemlerini yeniden kullanabilecek hale gelmeleri için güçlendirmeleri gerekir” açıklamasını yaptı.
SUHUDER Afet ve Acil Durumlarda Psikososyal Destek Komisyonu, Bartın Amasra’da yaşanan maden faciasında yaşamını yitiren işçilerin yakınlarıyla yaralı kurtulanların oluşabilecek travmayla nasıl baş edebilecekleri konusunda ANKA Haber Ajansı’na bilgi verdi. Komisyon üyeleri, konuyla ilgili şunları ifade etti:
“ÖNEMLİ OLAN ETKİLENENLERİN PSİKOSOSYAL İYİLİK HALİNİ ARTIRACAK HİZMETLERİN BİR AN ÖNCE UYGULANMAYA BAŞLANMASIDIR”
“Önemli olan bu tarz olaylardan sonra etkilenenlerin psikososyal iyilik halini artıracak hizmetlerin bir an önce uygulanmaya başlanmasıdır. Böylece insanların yaşamış olduğu yoğun üzüntü, korku, şok, öfke, suçluluk, güvensizlik, belirsizlik gibi akut stres tepkileri ‘Travma Sonrası Stres Bozukluğu’na dönüşmeyecektir. Vefat edenlerin aileleri ise kayıp yas sürecinde takip edilmeli ve psikolojik açıdan desteklenmelidir. Çünkü bu tarz kayıplar ani ve beklenmedik olduğu için travmatiktir. Bu nedenle etkilenen kişilerin ve ailelerin yaşanan süreçteki duyguları, düşünceleri, davranışları, sosyal ilişkileri hakkında bilgilendirilmesi ve baş etme yöntemlerini yeniden kullanabilecek hale gelmeleri için güçlendirmeleri gerekir. Bu çalışmaları ise sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, çocuk gelişimciler, psikolojik danışmanlar hep birlikte multidisipliner bir ekip ile yapmalıdır.
“BU SÜREÇTE KENDİLERİNE NE İYİ GELİR DİYE DÜŞÜNMELERİ VE O İYİ GELEN ŞEYİ YAPMALARI ÇOK ÖNEMLİ”
Öncelikle bu tarz olaylardan etkilenen kişiler bilmelidir ki yaşadıkları olay hiç kolay değil, olağan üstü bir durum bundan kaynaklı olarak da göstermiş oldukları tepkiler ağlamak, ağlayamamak, uyuyamamak, öfkelenmek, içe kapanmak, sürekli aynı şeyleri tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissetmek oldukça normal. Bizler bu duruma olağanüstü duruma verilen normal tepkiler diyoruz. Bu tepkilerin zaman içerisinde azalacağını söylüyoruz, eğer azalma olmaz ya da giderek artarsa o zaman bir ruh sağlığı uzmanından destek almalarını öneriyoruz. Bu süreçte kendilerine ne iyi gelir diye düşünmeleri ve o iyi gelen şeyi yapmaları çok önemli, her gün 10 dakika dahi olsa yapabilmek gerekir. Böylece yaşanılan stres tepkilerinin azaldığını, günlük yaşantılarına yavaş yavaş dönebildiklerini göreceklerdir.
“ETKİLENENLERE YÖNELİK PSİKOSOSYAL DESTEK HİZMETLERİNDEN VE KOORDİNASYONUNDAN AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI SORUMLUDUR”
Devlet, bu tarz afet ve acil durumlarda Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) çerçevesinde hareket ediyor. Bu plana göre etkilenenlere yönelik psikososyal destek hizmetlerinden ve koordinasyonundan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı sorumludur. Bakanlığın ülke genelinde uyguladığı ulusal ve yerel düzey psikososyal destek planları var ve bu planlara göre ruh sağlığı çalışanlarından oluşan ekipler bireylere, ailelere ve topluma yönelik psikolojik ilk yardım, ihtiyaç tespiti, psikoeğitim, toplum katılımı, bireysel görüşme, grup çalışması gibi yöntemleri kullanarak psikososyal destek hizmetlerini diğer kurum ve kuruluşları da koordine ederek gerçekleştiriyor.
“KARŞI TARAFIN YERİNE KENDİNİZİ KOYMALISINIZ Kİ SORDUĞUNUZ SORULARA, KURDUĞUNUZ CÜMLELERE DİKKAT ETMELİSİNİZ”
Acı çeken, yoğun üzüntü, korku ve kaygı yaşayan insanlarla nasıl iletişim kurulur, onlara nasıl destek olunur noktasında herkesin bilmesi gereken yöntem psikolojik ilk yardımdır. Psikolojik ilk yardımın temelinde empati vardır. Yani karşı tarafın yerine kendinizi koymalısınız ki sorduğunuz sorulara, kurduğunuz cümlelere dikkat etmelisiniz. İnsanların hikayeleri, acıları üzerinden fayda sağlamaya çalışmak hem ahlaki hem insani hem de etik olarak kabul edilemez bir durumdur. Bu nedenle kurulan cümlenin, yapılan haberin etkilenenlerin insan hak onurunu incitmeyecek şekilde, gizlilik ve mahremiyetine saygı gösterecek şekilde yapılması çok önemlidir. Arama kurtarma çalışması için sırasını bekleyen şoka girmiş bir madenciye ısrarla ne hissediyorsunuz diye sorulmamalıdır. Enkazdan çıkan bir mektup basın mensupları tarafından okunmamalıdır. İnsanların kendilerini görmek istemeyecekleri şekilde enkazdan çıkarıldıkları halleri yayınlanmamalıdır. Etkilenen ailelerin evlerine girilip zorla röportaj yapılmamalıdır. Ailelerin hayır diyememe kültürü olduğu unutulmamalıdır.
“BU CÜMLELERİN ÇOĞU İYİ NİYETLE KARŞI TARAFI SAKİNLEŞTİRME AMACIYLA KURULUR ANCAK KARŞI TARAFIN SİZDEN DAHA ÇOK UZAKLAŞMASINI SAĞLAR”
Aşağıdaki cümleleri kullanmayın. Bu cümleler insanların duygularını yaşamasına engel oluyor ve ben asılında seni anlamıyorum mesajı vermektedir. Bu cümlelerin çoğu iyi niyetle karşı tarafı sakinleştirme amacıyla kurulur ancak karşı tarafın sizden daha çok uzaklaşmasını sağlar. Nasılsın, iyi misin? diye sormayın, nasıl iyi olabilir ki. ‘Ne hissettiğini biliyorum, anlıyorum, hiç kimse anlayamaz, yaşamayan bilemez. Ağlama artık. Ailen için güçlü olmalısın, kalmalısın. Her şeyin bir nedeni var. Erkekler ağlamaz. Çocuklarını düşün, bırakma kendini. Sen de hastasın ağlama bir şey olacak. Kendini meşgul et, düşünme bu kadar artık. Şu an ne hissettiğini biliyorum. Daha kötüsü olabilirdi. Diğer çocukların için güçlü olmalısın. Ölenle ölünmüyor. Hayat devam ediyor. Senden daha beterlerini düşün. Gençsin toparlarsın. Sakin ol.’
“OLMAYACAK DURUMLAR KARŞISINDA AŞIRI UMUT VERİCİ OLMAYIN”
Dikkat edilecek hususlar; empatik bir iletişim kurun. Yargılayıcı olmayın. İsmini kısaltmayın, ‘canım’ gibi hitaplardan uzak durun. Etkilenenlerin hikayelerini ve özel detayları paylaşmaları için zorlamayın. Tutamayacağınız sözler vermeyin. Teselli etmeyin. Akıl vermeyin. Olmayacak durumlar karşısında aşırı umut verici olmayın. Çok soru sormayın, onlar anlatmak isterse ilgiyle dinleyin. Hoşgörülü, kabullenici ve şefkatle yaklaşın.”