Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik, hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72’si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 17. duruşmasına, Adnan Oktar’ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.
Duruşmada, tutuklu sanıkların esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmaları alındı.
Tutuklu sanık Bülent Sezgin savunmasında, “Allah’ın yazdıkları dışında kendilerine bir şey isnat edilemeyeceğini” öne sürdü.
Sezgin, “Siz zamanı geldiğinde kaderimizde yazılı olan kararı açıklayacaksınız. Sabrımız, sadakatimiz ve bağlılığımız gösteriliyor bu imtihanla bize. Adnan Bey imanlı olduğu için, Darwinizm’i yok ettiği için İngiliz derin devletinin eziyetine maruz kalıyor.” dedi.
Adnan Oktar’a sevgilerinin arttığını söyleyen Sezgin, “İngiliz derin devleti çıkmış Adnan Bey’e, ‘Sen bizim dinimizi değiştirmeye mi geldin?’ diyor. Evet, sizin o dininizi değiştirmeye geldik. Adnan Bey’i önlerindeki en büyük engel olarak görüyorlar. Bu yüzden kumpaslar kuruyorlar ama boşa çıkacak. Adnan Bey’le tanıştığım yıllarda manken olmam nedeniyle manken lakabımın olması suç değildir. A9 TV’de sigortalı olarak sunuculuk yapmam suç değildir. Kız getirme ve dini telkin yoktur. Ses kayıtları sahtedir.” ifadelerini kullandı.
Köklü bir aileden geldiğini ve ailesinde çok sayıda rütbeli asker bulunduğunu belirten tutuklu sanık Cem Sedat Altan da “Ben Galatasaray Lisesi’nde okurken dine rağbet pek yoktu. Adnan Bey’le tanışmamızla birlikte dinin o aydınlık yüzüyle tanışmış olduk. Namazı öğrendik.” dedi.
Altan, bugünkü siyasi tablonun felsefi tabanını kendilerinin oluşturduğunu ileri sürerek, “Adnan Bey ve arkadaşlarının desteğiyle oldu. Bugüne kadar hep devletimizin yanında olduk. Gezi Parkı olaylarında Adnan Bey sabahlara kadar yayın yaptı ve anlatımları gençler üzerinde etkili oldu. 17-25 Aralık operasyonları olunca herkes araziye çekildiğinde yine Adnan Bey konuştu. Bu her babayiğidin harcı değil.” diye konuştu.
FETÖ’yle suçlandıklarını ifade eden Altan, şunları söyledi:
“Halbuki biz FETÖ’nün mağduruyduk. Bizim bir popülaritemiz var, bu bir gerçek. İnsanlar bizimle tanışmak istiyorlar. Müşteki kızlar da geliyorlardı. Onlar için bizim ortamımız bir Amerikan rüyası gibiydi. Aralarından arkadaşlarımızı seçen tipler oluyordu. Tabii bizim arkadaşlarımız onların hayal ettiği gibi değildi, beyefendi insanlardı. Sonra tabii umduklarını bulamayıp gidiyorlardı. Küsüp, husumetli hale gelip aramızdan ayrılıyorlardı.”
Bazı sanıklar, duruşmaların çok uzun sürdüğünü ve bu nedenle sağlık sorunu yaşadıklarını belirterek, sürelerin kısaltılmasını istedi.
Mahkeme başkanı, duruşma günü savunma yapmayacak sanıkların gelme zorunluluğunun bulunmadığını kaydetti.
Tutuklu sanık Hakan Kurtul da mahkeme başkanına, heyecanla söylediği sözler nedeniyle yanlış anlaşılmak istemediğini ifade ederek, “Ben sizi çok seviyorum. Size saygı duyuyorum. Çok sevdiğim bir insansınız.” dedi.
Hakkındaki iddiaları kabul etmeyen Kurtul, “Bu kadınlar lüks yerlerde gezerlerken, yerler, içerlerken eziyet akıllarına gelmiyor, ne hikmetse tutuklanıp cezaevine girdiklerinde bir anda aydınlanma yaşıyorlar ve akıllarına eziyet gördükleri geliyor, itirafçı oluyorlar. Başkanım, 2013’te ben Türkiye’nin en iyi modeli seçildim. Benim o dönemlerde kız arkadaşlarım olurdu, sabah başka akşam başka. Benim böyle bir şeye ihtiyacım mı var sizce? Ben Adnan ağabeyimle çok kız arkadaşımı tanıştırdım. Turnike olsaydı eğer şu anda müşteki sayısının aşırı derecede fazla olması gerekirdi.” ifadelerini kullandı.
Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
Mütalaadan
Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül’de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada, elebaşı Adnan Oktar’ın 1994’te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.
İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte “infak” adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.
Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü’nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek, insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.
Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya’yı ilgilendiren istihbarı konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ’cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.
Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar’ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik “bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı” gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar’ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.
Mütalaada, Oktar’ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar’a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.
Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar’ın, “örgüt yöneticiliği”, “FETÖ silahlı terör örgütüne yardım”, “siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs”, “eziyet”, “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma”, “birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar”, “cinsel saldırı”, “cinsel saldırıya teşebbüs”, “kişisel verilerin kaydedilmesi”, “tehdide azmettirme” suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.
Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün’ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.
Davanın geçmişi
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021’de açıkladığı kararında, örgüt yöneticisi olmak suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna’ya ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmetmişti.
Mahkeme 107 sanığa “örgüt üyeliği” suçundan 4 yıl 6’şar ay, 20 sanığa da “örgüte üye olmak”, “gerçeğe aykırı mal bildirme”, “örgüte yardım etme”, “suçluyu kayırma”, “ruhsatsız silah taşıma” ve “tehdit” suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.
Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa “örgüte üye olmak” suçundan 11’er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.
Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu’nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.
Sanıklardan 3’ünün tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık’ın tutuklanmalarına karar vermişti.
Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.
İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84’ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu.
İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar verilmişti.
Alınan kararda, suç örgütü lideri Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy’un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin “usul ve yasaya aykırı” olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.
İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine yeniden itirazda bulunmuştu.
İtirazı değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61’i hakkında “cinsel saldırı” suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.
Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50’si tutuklanmış, dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmişti.