Türk Halk Müziği sanatkarı 80 yaşındaki Recep Kaymak, Zeki Müren, Emel Sayın, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy üzere isimlerle birebir sahneyi paylaştığı yılları hala hasretle hatırlıyor.

Muğla’nın Bodrum ilçesi Gümbet Mahallesi’nde deniz ve tabiatla iç içe bir meskende ömrünü sürdüren halk müziği sanatkarı Recep Kaymak, müzik ömrüne çocukluk yıllarında Celal Güzelses’in kurduğu Diyarbakır Musiki Cemiyetinde başladı.

Cemiyette pratik çalışmalar yapan sanatçı, stajyer olarak başladığı TRT Ankara Radyosunda solistlik imtihanını kazanıp, Ankara Radyosu Yurttan Sesler Korosu sanatkarı oldu. Televizyonun olmadığı 1960’lı yılların başında insanlara sesini radyodan duyuran, dinleyicileri tarafından da büyük ilgi gören Kaymak, sesini büyük kitlelere ulaştırmayı başardı. Kaymak, sanat hayatını 1975’ten sonra sahnelere taşıyarak sürdürdü.

İstanbul Maksim Gazinosu’nda Zeki Müren, Emel Sayın, Müzeyyen Senar, Bülent Ersoy, Behiye Aksoy, Muazzez Abacı, Adnan Şenses ve Gönül Akkor’un da ortasında olduğu ünlü isimlerle birlikte tıpkı sahneyi paylaşan usta yorumcu o yıllarda yaşadığı hoş anılarını hala aklından çıkaramıyor.

.

“İNSANLAR SANATKARLARI YERE GÖĞE SIĞDIRAMAZDI” 

Kaymak, yıllarının dolu dolu müzikle geçtiğini, sanat hayatı boyunca unutamayacağı çok hoş anılar biriktirdiğini söyledi.

İnsanların evvelden musikiye yaklaşımının çok daha farklı olduğunu belirten Kaymak, “İnsanlar sanatkarları yere göğe sığdıramazlardı. Onlara sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Eski yıllarımda Türkiye ve Avrupa turnelerine çıktım. Kıtalara kadar konserlere gittim. Sahnelere çıkmak için radyodan ayrıldım. Hayat bu türlü devam etti.” dedi.

Süreç içerisinde Kültür Bakanlığı solistliğine de atandığını anlatan Kaymak, bu unvanla uzun yıllar halk konserleriyle beşerlerle iç içe yaşadığını ve Kültür Bakanlığından da emekli olduğunu lisana getirdi.

.

“KENDİMİ ÇOK ŞANSLI HİSSEDİYORUM” 

Kendisini çok şanslı olarak nitelendiren Kaymak, şöyle konuştu:

“Yaşam sürecim müzikle aşkla sürdü. Sanatçı ’emekli olmaz’ derler. Buna ben de katılıyorum. Zira bir hayır cemiyetinde öğrencilere burs vermek, hastalara yardım için yapılan konserlere hala seve seve katılıyorum. Bu da benim hayat kaynağım oluyor. Müzik benim için bir ömür biçimi. Merhum Nida Tüfekçi ve Neriman Altındağ Tüfekçi hocalarımızın benim yetişmemde çok emeği oldu. Merhum Nida Tüfekçi yayınlarda çaldığı curasını oğlumun doğum gününde bana armağan etmişti. Onu hala gözüm üzere saklıyorum. Oğlum şu anda 51 yaşında oldu. Düşünün yarım asır olmuş. Benim için çok hoş bir anı. Sanat ömrümde çok emeği olan arkadaşlarım ve ağabeylerimin bağlama ve darbukasını da hala saklıyorum. Onlar hayatta değil ben onların anılarını yaşatıyorum.”

.

“EY SEVDİĞİM SANA ŞİKAYETİM VAR” 

Her türlü müziği ilgiyle dinlediğini aktaran Kaymak, dünyada her şeyin değiştiği üzere müziğin de değişime uğradığına dikkati çekti.

Zaman vakit yetenekli müzisyenlere rastladığını onları da hayranlıkla dinlediğini belirten Kaymak, “Müziğe gönlünü vererek, karşılığını beklemeden sıkı sıkıya sarılan çocuklarımızı gönülden kutluyorum. Muvaffakiyetlerinin devamını diliyorum. Benim için müzik ölünceye kadar sürecek. Her şeyin emeklisi olabilir lakin müziğin olmaz. Sahneye çıktığım vakit saatlerce program yapayım, yorulmak nedir bilmem. Dinleyicilerin sevgisi, alkışı beni adeta uçuruyor ve dinlendiriyor.” tabirini kullandı.

Kaymak, röportaj sırasında art fonda çalan ve tahminen 40 yıl evvel seslendirdiği Arif Sağ ile Orhan Gencebay’ın da kendisine bağlamayla eşlik ettiği “Ey sevdiğim sana şikayetim var” türküsüyle nostalji yaşadı. AA