İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ateş, 2019’da kabul edilen Avrupa Birliği (AB) Dijital Tek Pazar Direktifi ile Google veya diğer iletişim platformları ve basın kuruluşlarını temsil eden meslek birliklerinin müzakere sürecinin başladığını belirterek, “Google, artık gazetelere, kullandığı içerik nispetinde bedel ödemek durumunda kaldı. Biz de benzer sistemin Türkiye’de kurulmasını öneriyoruz.” dedi.
Haber içeriklerinin telifinin korunması ve kamuoyunda bilinç oluşturulması amacıyla AA Genel Müdürlüğü’ndeki AAtölye’de düzenlenen Dijitalleşme Sürecinde Basında Telif Haklarının Korunması Sempozyumu’na katılan hukukçular, AB hukukunda gazetelere tanınan telif hakları ve Türkiye’de atılması gereken adımlara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ateş, dijitalleşmenin her alanda ortaya çıkardığı sorunlar gibi basın alanında da bir takım sorunları doğurduğunu söyledi.
AB’nin basının haklarının korunması adına 2019’da çıkardığı AB Dijital Tek Pazar Direktifi’nin bir yasa hükmü olduğunu ifade eden Ateş, Türkiye’de de bu gelişmelerin takip edildiğini anlattı.
AB’de bu direktif ile birlikte yazılı basının ürettiği içeriklere bağlantılı hak tanındığını belirten Ateş, bu hakkın, Google, Facebook gibi dijital iletişim platformlarının gazete içeriklerini herhangi bir bedel ödemeden kullanıcılarına sunmaları nedeniyle tanındığını aktardı.
“Google bunu yaparken yüksek paralar kazanıyor. Milyarlarca insan bundan yararlandığı için reklam alıyor, reklam gelirleriyle zenginliğine zenginlik katıyor.” diyen Ateş, basın sektörünün hazırladığı içeriğin Google tarafından sunulması nedeniyle artık gazete alma ihtiyacının ortadan kalktığını vurguladı.
Prof. Dr. Mustafa Ateş, AA ya da diğer basın kuruluşlarının haberi büyük zahmetle oluşturduğunu, Ukrayna’da savaş ortamında bile haber içeriklerinin yaratıldığını belirterek, “AA haberi abonelerine dağıtıyor ancak Google herhangi bir bedel ödemeden ve çok yaygın bir kitleye hitap ettiği için reklam gelirleri ile bundan büyük kazançlar sağlıyor.” diye konuştu.
-“Birçok gazete ve dergi kapandı”
Abonelik ve tiraj rakamlarının düşmesi halinde reklam gelirlerinin de azalacağını ifade eden Ateş, “Bu süreç, kendi kendini imha eden bir sürece dönüştü. Sonuçta gazeteler ciddi mali krizlere girdi, birçok gazete ve dergi Türkiye’de de dünyada da kapandı. Bunun sebebi dijitalleşmenin basın hayatında ortaya çıkardığı bu tür tehditler.” ifadelerini kullandı.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ateş, AB ülkelerinde bu gidişata dur demek için başlangıçta Almanya, İspanya ve değişik AB ülkelerinde direnişler yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:
“(Google bizim içeriklerimizi kullanıyor ve dolayısıyla bunun bedeli olması lazım) dendi. Google ise uygulama aşamasında gazeteye ‘seni içerikten çıkarırım’ uyarısında bulundu. Bu çağda Google’da taranmamak gazete için çok büyük dezavantaj. Bu durumda münferit mahkeme kararları çıktı ama başarılı olmadı. Sonuçta AB Komisyonu, tüzel kişilik olarak buna el attı ve basın sahiplerine hukuki olarak belirlenmiş bir hak olması için bu direktifi kabul etti. Bu direktif ile Google veya diğer iletişim platformları ve basın kuruluşlarını temsil eden meslek birliklerinin müzakere süreci başladı. İçeriklere karşı ödenen lisans bedeli var. Google, bu şekilde artık gazetelere kullandığı içerik nispetinde bedel ödemek durumunda kaldı. Biz de benzer sistemin Türkiye’de kurulmasını öneriyoruz. Basın sektörünün dijital dünyadaki telif sorunu için AB modeli Türkiye’ye uyarlanabilir.”
AA’nın bu yönde açtığı 3 binin üzerindeki davanın pek azının AA’nın lehine sonuçlandığı bilgisine sempozyumda ulaştıklarını aktaran Ateş, şunları söyledi:
“Bu çok açık ve net şekilde bu alandaki düzenlemelerin, basının haklarını koruma noktasında yeterli olmadığını gösteriyor. Düzenleme ihtiyacı var. Bu süreç Avrupa’da da böyle olmuştur. Basın büyük bir maliyete katlanarak içerikleri oluştururken, haber alma ve diğer bir takım bilgiye erişim hakkı gibi temel anayasal haklardan dolayı mahkemeler, kişiler lehine hüküm verdiğinden davalar başarısız sonuçlanmıştır. Türkiye’de de benzer süreci görüyoruz.”
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ateş, AA’nın düzenlediği sempozyum sonunda elde edilen verilerden hareketle Türkiye’de de yasal düzenlemelerin yapılmasını gerektiğini belirterek, böylece dünya devlerinin Türkiye’de oluşturulmuş içeriklerden istifade ederken, hiç değilse emeğin karşılığını verebileceklerini söyledi.
“Reklam gelirleri artık dijital dünyadan elde ediliyor”
Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hamdi Pınar ise AA’nın düzenlediği sempozyumun, dijital çağ ile gelişen yeni bir alana pencere açması bakımından önemli olduğunu söyledi.
Dijital çağ ile gelişen yeni sorunlar karşısında yeni çözüm önerileri gerektiğini belirten Pınar, “Dijital ekonomide yeni kavramlar ve yeni iş modelleri ortaya çıktı. Sosyal medya, arama motoru, dijital platform gibi kavramlar, dijital ekonominin yeni iş modelleri. Bu iş modelleri bir ticari araçtır. Öncelikle kimin kim olduğunu doğru tespit ettiğimizde dijital ekonomide yeni iş modellerinin bir ticari araç olarak kullanıldığını fark ettiğimizde hukuki çerçeveyi oturtmak daha kolay.” değerlendirmesinde bulundu.
Ticaret hukuku, rekabet ve fikri mülkiyet üçgeninde çalışan bir akademisyen olarak bu konularda araştırmalar yaptığını dile getiren Pınar, “Günümüzde artık klasik iş modelleri yerine dijital alandaki yeni iş modelleri, inanılmaz derecede rağbet görüyor. İnsanlar, artık bu dijital mecralarda ve dijital alanlarda aktifler, reklam gelirleri artık buradan elde ediliyor. ” diye konuştu.
Doç. Dr. Hamdi Pınar, AB ile mevzuat uyumlaştırması için pek çok düzenleme yapıldığını, ancak dijital çağın gerektirdiği yeni kavramlar nedeniyle bu konuda yeni mevzuatın yapılması ihtiyacının ortaya çıktığını vurguladı.
Pınar, “AB, uluslararası alanda bu işin öncü rolünü oynuyor ve piyasaların hukuki çerçevesini çizmek, bunların sınırlarını ve hukuka aykırı ihlallerinin önüne geçmek için ciddi bir rol üstleniyor. Türkiye de aslında bu çalışmalardan rahatlıkla örnek ve modeller çıkarıp hukuki düzenlemelerini yeniden gözden geçirerek bu ihtiyaca cevap verebilir.” diye konuştu.
Sempozyumda gündeme gelen haberlerin ve burada kullanılan içeriklerin başkaları tarafından aynen aktarılması konusunda görüşü sorulan Pınar, şunları kaydetti:
“Dijital çağdayız ve günümüzde artık klasik reklam gelirine nazaran katlanarak artan dijital reklam gelirine doğru bir gidişat var. Dijital alanda reklam gelirlerinin paylaşımından daha fazla gelir etmek isteyen kişiler, haber içeriklerini doğrudan kendilerine mal ederek hedef kitle nezdinde kendini ön plana çıkarmakta ve böylece reklam gelirlerini artırmaktadır. Oysa bu tür paylaşımların düzgün ve hukuka uygun yapılabilmesi için bununla ilgili telif hukuku mevzuatı çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bir hak tesisi de ancak kanunla yapılır. Dolayısıyla 100 yıl önce çıkarılmış uluslararası sözleşmeler ve mevcut hukuki düzenlemeler, buna cevap verecek nitelikte değil. Mevzuatın yeniden gözden geçirilmesi, yeni bir dille düzenlenmesi ve dijital çağın gereğini yerine getirmesi gerekiyor. Dijital çağın Türkiye’sini kurmak için bu adımları atmamız gerekli.”
Hamdi Pınar, Türkiye’de bu konuda yapılacak yeni düzenlemenin telif hukuku alanında olması gerektiğini ve ayrıca haksız rekabet hukuku açısından “birinin sırtından geçinme” anlamına gelen “tufeyli veya parazit rekabet” kavramının önüne haksız rekabet hükümleri ile geçmenin de mümkün olabileceğini ama herkesin hakkını ve haber alma özgürlüğünü de sağlayacak biçimde çözüm odaklı bir yaklaşım içermesi gerektiğini belirtti.
Telif hakları konusunda son 15 yılda Türkiye’nin çok geliştiğine işaret eden Pınar, “Türkiye’de yapılacak yeni düzenleme ile basın sektörünün ürettiği içeriklerin telif haklarının korunması için Avrupa Birliği’ne uygun düzenlemeler yapılması gerekiyor.” dedi.