Diyarbakır’da 25 vatandaşın öldürülmesinde yer alan 2 Hizbullah tetikçisinin örgüt evinden çıkmak için polisle işbirliği yaptıkları yıllar sonra Yargıtay kararıyla ortaya çıktı. Dönemin Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okan’ın senaryosunu çizdiği operasyonda burunları dahi kanamadan yakalanan Hizbullah tetikçileri pişmanlık yasasından yararlanarak 10 yıl hapse mahkum oldu.
Diyarbakır’da barındıkları hücre evine düzenlenen baskında silahlarıyla birlikte yakalanan ve Hizbullah terör örgütünün askeri kanadında faaliyet gösteren Şahin A., Süleyman A., Mehmet Şah B. ile Mehmet Ali A. ile ilgili Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi inceledi.
Dosyada sanıklardan Şahin A. ile Süleyman A.’nın örgütten korktukları için teslim olamadıklarını, ancak emniyetle irtibat kurup bulundukları hücre evinin adresini polise bildirip sanki baskınla yakalanmış gibi bir senaryoyu polisle hazırladıkları ortaya çıktı.
Teslim olanların örgüt tarafından affedilmeyip ölüm listesine alındığı için çatışma süsü verilerek polis tarafından yakalanmış algısını yaratmak olduğunu belirten Yargıtay, sanıklar Şahin A. ile Süleyman A.’nın yakalandıktan sonra da işledikleri cinayetler ile örgütün yapılanması hakkında önemli bilgiler verdiklerine dikkat çekti.
ÇATIŞMA SÜSÜ TALİMATINI GAFFAR OKKAN VERDİ
Hücre evine yapılan operasyonla ilgili tanık olarak dinlenen Özel Harekât Şube Müdür Yardımcısı K.Y’nin ifadelerini de değerlendiren Yargıtay, sanık tetikçilerin samimi itiraflarda bulunduğuna kanaat getirdi. Tanık K.Y ifadesinde, “Operasyon öncesi şehit Emniyet Müdürümüz Ali Gaffar Okkan beni yanına çağırdı. Bana iki tetikçinin teslim olacağını, ancak evde üçüncü bir kişinin daha bulunduğunu, bu kişinin silahlı olduğunu ve teslim olacaklara, ya da ailelerine zarar verebileceği uyarısında bulundu.
Bu nedenle bir senaryo hazırlayıp sanki çatışmada yakalanmış gibi göstermelik bir çatışmayla ele geçirilmeleri yönünde bana talimat verdi. Emniyet Müdürümüz bu kişilerin teslim olması konusunda bilgi kaynağını bana açıklamamıştı. Biz operasyon yaptıktan sonra bu bilgiyi Hizbullah itirafçısı Kemal A.’dan aldığını öğrendik.
Operasyonu ben yönettim. Sanıkların kaldığı ev kontrol altına alındıktan sonra ‘Teslim ol’ çağrısıyla birlikte cılız bir ateş açıldı. Eve gaz bombası attık. 2’si de balkona çıkıp teslim oldu. Sonra 3’üncü kişiyi de ikna edip teslim olmasını sağladık. Yaralanan kimse olmadı. Operasyona katılan ekip de bu durumu bilmiyordu.” dedi.
“GAYRI RESMİ BİR SENARYO HAZIRLANDIĞI DOĞRUDUR”
Operasyonda görev alan ve tanık olarak dinlenen TEM eski Şube Müdürü B.Y.’nin de ifadesinde, “Operasyonun başında ben vardım. İtirafçı Kemal A. sanıklardan Şahin ya da Süleyman’ın kayınbiraderiydi. Kemal, bu kişilerin teslim olmak istediklerini, ancak örgütten çekindikleri için ortam bulamadıklarını bize anlattı. Bu kişilerle irtibat kuruldu.
Operasyondan Şahin ve Süleyman’ın önceden haberleri vardı. Mehmet Ali A.’nın haberi yoktu. Bu kişiyi de teslim olmaya ikna etmek için çalıştık. Teslim olmayı kabul etmediği için göstermelik bir çatışmayla Şahin ve Süleyman balkona çıkıp teslim oldu, ardından Mehmet Ali’yi ikna edince kimsenin burnu kamadan operasyon gerçekleştirildi. Operasyon sırasında bu kişilerin yapması gerekenleri kendilerine önceden bildirdik. Tutanak da resmi olarak belirtilmese de sözlü olarak hazırlanmış bir senaryo olduğu doğrudur” dedi.
İTİRAFLARIYLA 25 CİNAYETİ AYDINLATTI
Yerel mahkeme kararını inceleyen Yargıtay, sanık Şahin A.’nın terör örgütünün askeri kanadına tetikçilik yaptığını, 1993–2000 yıllarında Kerem Özgen, Kutbettin Akbal, İkrami Han, Abdülhamit Pamuk, Sedat Çelik, Murat Karaçobanoğlu, Cemal Konat, Mehmet Sait Ayan, İbrahim Halil Baykara, Abbas Demircioğlu, Mahsun Güvenç, Mahmut Kavut, Abdulkadir Tekin, Burhan Ateş, Ahmet Ulu, Çelebi Gül, Recep Kutlay, İlhan Böçkün, Kenan Aydın, İsmail Eren, Hamo adlı kişi ile PKK itirafçısı bir şahsın öldürülmesi, 22 kişinin de yaralanması eylemlerine katıldığını belirtti.
Yargıtay itirafçı sanık Süleyman A.’nın; Ali Şık, Nimet Can ve Ahmet Ulu’nun öldürüldüğü saldırılarda tetikçilik yaptığını, sanık Mehmet Şah B.’nin ise Recep Kutlay ve Muhyettin Altun adlı vatandaşların öldürülmesi, Fahri Özay adlı polis ile 3 kişinin yaralandığı saldırılarda yer aldığını ifade etti.
İKİSİ PİŞMANLIK YASASINDAN YARARLANDI BİRİNE RET VERİLDİ
Mahkeme sanıklar Şahin A. ile Süleyman A.’nın “Anayasal düzeni silah zoruyla yıkarak yerine İran modeli bir İslam devleti kurmak amacıyla cinayet işlemek” suçundan her ne kadar ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmış olsalar da, polisle işbirliği yapıp işledikleri cinayetlerle ilgili samimi itiraflarda bulundukları ve örgüt hakkında önemli bilgiler verdikleri gerekçesiyle, pişmanlık yasasından yararlandırılarak 10’ar yıl hapisle cezalandırılmaları yönünde yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmediğine dikkat çekti.
Mahkeme, daha sonra yakalanan ve bazı cinayetleri birlikte işledikleri için dosyası birleştirilen tetikçi Mehmet Şah B:’nin pişmanlık yasası talebinin ise örgütü çökertebilecek düzeyde samimi itiraflarda bulunmadığı için reddine karar verdi. Bu sanık hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasının usul ve yasaya uygun olduğu belirtildi. Yargıtay tetikçilerle aynı evde yakalanan ve örgüt üyeliğinden cezalandırılan Mehmet Ali A.’nın davasının ise zamanaşımıyla düşürülmesine karar verdi. Tümü tutuksuz sanıklar hakkında yurtdışına çıkış yasağı bulunuyor, ancak nerede oldukları bilinmiyor.