İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Biz kimsenin göçmen deposu değiliz ve olmayacağız. Gitmek isteyen istediği yere gider, kimsenin göçmen bekçisi olamayız” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi’nde ‘Göç Kurulu Toplantısı’na katıldı. Bakan Soylu, 13’üncü buluşmasını gerçekleştirdikleri kurul toplantısının gündemine ilişkin, “Türkiye’deki sığınmacılar için Avrupa Birliği (AB) mali yardım aracı, ilave fon desteği ve geçici koruma altındaki Suriyelilerin; gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşü gündemiyle alakalı mevcut durumun, adımların değerlendirilmesi ve ileriye dönük yeni bir stratejinin, atılacak yeni adımların, bu konudaki yeni yol haritalarının değerlendirilmesi şeklindedir” ifadelerini kullandı.
‘BU BAKIŞ AÇISI BİZE YABANCI DEĞİL’
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri’nin “Mülteciler yerinden edilmeyi ya da vatansız olmayı istemediler, beklemiyorlardı ya da talep etmediler. Onlar bir insan türü değiller. Ortak noktaları ki bunlar hepimizin başına gelebilecek şeyler, hayatta kalmak için normal bir hayat kurabilmek ve eve geri dönmek için başkalarının cömertliğine ihtiyaç duymalarıdır” açıklamasını hatırlatan Soylu, şunları söyledi:
“Bu alıntıdaki bakış açısı, bize yabancı değil. Bunlar bize makul ve doğru gelen ifadeler. Medeniyetimizle, inancımızla, insanlığın gerekleriyle örtüşen ifadeler. Merhametli ifadeler. Avrupa’dan zaman zaman bu şekilde kulağa hoş gelen bireysel veya kurumsal çıkışlar görüyoruz.
Bu söylemler, bu çıkışlar, bugüne kadar göç meselesinde insanlık için hayal kırıklığı olan, göçmenleri denizde ölüme geri iten, göçmenleri tenlerinin rengine göre ayıran Batı’nın iki yüzlü tavrına, kendi içlerinden, samimi isyanlardır. Ama aynı zamanda Türkiye’nin 11 yıldır sürdürdüğü göç yönetimi için üstü örtülü bir onaylama ve hak teslimidir.”
‘TUTARLI BİR GÖÇ POLİTİKAMIZ VAR’
Türkiye’nin göç konusunda yanlış bir şey yapmadığını söyleyen Bakan Soylu, şunları söyledi:
“Değerlerimize, medeniyetimize ve gerçeklere uygun adımlar attık. Küresel bir mesele olan göç baskısını, coğrafyamız sebebiyle en yoğun hisseden ülke olmamıza rağmen, bu perspektiften sapmadık. Meseleye insani ve uluslararası kurallar nezdinde yaklaştık. Bunu yaparken her adımı hesaplanmış, göçmenlerin girişlerinden misafir edilmelerine, eğitimlerinden çalışmalarına, uyumlarından geri dönüşlerine kadar her süreci planlayan bütüncül bir politika ortaya koyduk ve biz buna devam ediyoruz.
Göç konusunda başka adımları atarken, bunu kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyoruz. Şunun bilinmesini istiyoruz; Türkiye’nin, en başından beri tutarlı bir göç politikası var. Meseleye kendine ait bir yaklaşım tarzı, bir yönetim tarzı var. Böyle olduğu için zor bir coğrafi konumda olmamıza rağmen bunu başarıyla yönetebildik.
Bizim ülkemiz, Amerika kıtasında değil, Avrupa kıtasının da en batı ucunda da değil. Göç, bizim hem fiziki hem kültürel coğrafyamızda olan bir hadisedir. Dolayısıyla bu meseleyle yüzleşmek, bunu sağlıklı bir şekilde yönetmek durumundaydık ve bunu başardığımıza inanıyoruz.”
‘GERİ İTMELERDE 170 GÖÇMEN HAYATINI KAYBETTİ’
Bakan Soylu, 2020, 2021 ve 2022 yıllarında, Ege Denizi ve Türkiye’nin batı sınırlarında toplam 69 bin 375 geri itme gerçekleştiğini ifade ederek, “Bu geri itmeler neticesinde 170 göçmen hayatını kaybetmiş, 708 göçmen ise yaralamıştır. Bunların hepsinin kayıtları alınmıştır. Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler Komisyonu, AB Komisyonu’na bir mektup gönderdi. Yunanistan’ın bu uygulamalarını kınamasını ve önlem almasını istedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 11 kişinin öldüğü bir geri itme vakasından sonra, Yunan güvenlik güçlerinin hukuk ihlali yaptığına karar vererek, Yunanistan’ı tazminata mahkum etti. Yani Yunanistan’ın tavrı, Avrupa’yı bile utandırır hale geldi; ama hala Türkiye’ye karşı algı operasyonu yapmaya çalışıyorlar. Yunanistan’ın insanlık dışı muameleleri ve eylemleri hem görüntüler hem de uluslararası raporlarla gözler önüne serilmiştir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda insanlık dışı muamelelerini belge ve görselleriyle anlatmasının, Yunanistan’ı uluslararası alanda çaresiz bıraktığını söyleyen Bakan Soylu, “Yunanistan’ın bize karşı yaptığı oyunu, elbette ki süfli (bayağı) bir siyasettir, zavallılıktır, zayıflıktır. Suçüstü yakalanma telaşıyla yalana, iftiraya sarılmaktan başka bir şey değildir. Burada Avrupa’nın ‘tavşana kaç, tazıya tut’ değil, net bir tavır koymasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘YÜKÜN EŞİT PAYLAŞIMINDA ISRARLIYIZ’
Bakan Soylu, Türkiye’nin göç konusunda tavrını sürdürmekte kararlı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Biz kimsenin göçmen deposu değiliz ve olmayacağız. Göç konusunda bir duruşumuz ve tavrımız var. Bunu sürdürmeye kararlıyız ve yükün eşit paylaşımında ısrarlıyız. Gitmek isteyen istediği yere gider, kimsenin göçmen bekçisi olamayız. Bizim politikalarımız kendi adına sonuç veriyor. Bakın, ülkemizdeki Suriyeli sayısı 2013- 2016 arasında; yani savaşın en şiddetli olduğu zaman dilimi içerisinde 12,5 kat artmıştı.
2018’den itibaren Türkiye’deki Suriyeli sayısı aynı kaldı. Üstelik buradaki doğumlara rağmen aynı kaldı. 2018’de 3 milyon 623 bindi, halihazırda sayı 3 milyon 629 bin kişidir. Sınır ötesinde hayatı normalleştirdikçe, bu akım durdu. Şimdi bunu tersine çevirmeye başladık. Temel hedefimiz, gönüllü geri dönüşlerdir.
Onurlu, gönüllü, güvenli geri dönüş yaklaşımıyla, insanların tekrar ülkelerine, güvenli bölgelere dönmesini sağlıyoruz. Biz nasıl ki gelişlerini yönettik, nasıl ki buradaki tüm süreçlerini yönettik; Allah’ın izniyle onurlu, güvenli, gönüllü geri dönüşlerini de sağlarız, bunun için çalışıyoruz, planlarımızı oluşturuyoruz.”
‘GÖÇ BASKISINDA YAVAŞLAMA İŞARETLERİ GELİYOR’
Yapılan çalışmalarla şu ana kadar 529 bin kişinin geri döndüğünü belirten Soylu, “2021 yılbaşından eylül ayına kadar gönüllü geri dönüş yapan Suriyelilerin sayısı 43 bindi. Bu yıl 49 bin oldu. Önümüzdeki dönemde de bizim açımızdan göç yönetiminin en temel gündemlerinden biri; onurlu, gönüllü, güvenli geri dönüşlerin arttırılması olacaktır. Aldığımız tedbirlerle göçe hazır 6 milyon insan, güvenli hale getirdiğimiz Suriye’nin kuzeyindeki bölgelerinde tutmayı başardık. Buna Avrupa’nın herhangi bir katkısı söz konusu değil. 2019’da 201 bin kaçak Afgan yakalamıştık. Geçen yıl 70 bin, bu yıl ise halen 94 bin. 2020’de sınırda engelleme sayımız 505 bindi. Bu yıl ise 10’uncu ayda 234 bin. Yani aldığımız tedbirlerle, üzerimizdeki göç baskısında yavaşlama işaretleri geliyor. Bir şeyler değişiyor ve doğru politikalarımızla olumlu değişiyor” açıklamasında bulundu.
‘BU DAHA BAŞLANGIÇ’
Toplantı sonunda gazetecilere de açıklama yapan Bakan Soylu, yasa dışı bahis gelirinin aklanması suçuna yönelik bugün başlatılan operasyonla ilgili soruyu, şöyle yanıtladı:
“Yasa dışı bahis, İngiltere merkezli ve Malta merkezli, aynı zamanda Baklanlar Etrafımızdaki coğrafyaya, bize sirayet eden bir kanser gibi yayılmaktadır. Bu, suç ve suç örgütlerini de desteklemektedir. Bu paraların dolaşımı da kripto paralar sayesinde sağlanmaktadır. Türkiye, bütün kurumlarıyla hassas bir şekilde suç gelirlerinin ve yasa dışı bahis gelirlerinin aynı zamanda bunların kripto parayla taşınma yöntemini engellemek için çalışmaktadır. MASAK ile beraber çok başarılı bir operasyona imza atıldı. Bu operasyon Kıbrıs’tan, Halil Falyalı cinayetinden ortaya çıktı. Yaklaşık 2,5 milyar liralık bir paranın transferi görüldü ve yaklaşık 40 milyon liralık paraya el konuldu ama bu daha başlangıç.” (DHA)